30 Kasım 2018 Cuma

(GÖZLÜK) TAKLİT EDİP SATMAK ÜZERİNE..


Malumunuz taklit cennetiyiz..
Ürün ne olursa olsun en ufak bir popülerlik sağladığında, gün geçmeden ne yazık ki benzerleri üretiliyor, bunlar gururla (!) sergileniyor, büyük bir haksız kazanç sağlanıyor..
Bence en üzücüsü ülkemiz dünyaya rezil oluyor.
Bunun en son örneği ünlü moda tasarımcısı Philipp Plein.. Sosyal medya hesabında taklit giyenleri afişe etmek ayrı dursun, üreten Türk üreticinin pasaport numarasına kadar yayınladı..
Altına yazılan "Welcome to Turkey" yorumları ülkemizin imajını anlatmaya değer..
Başka ülkelerde de durum aynı mı? Üç aşağı beş yukarı evet..
Ancak bu kadar 'kul hakkı'nın önemsendiği kültürümüzde, neden ülkemiz taklitçi ülkelerde ilk sırayı çekiyor?
Benim kafamı sorgulayan konu bu.. Bu ne yaman çelişki?
**
Yıllar önce Amsterdam'a gittiğimde, pazarda yürürken önümdeki İngilizler'in sahte Lacoste'lara bakıp "Aaa Turkish Lacostes" diye gülmelerini dün gibi hatırlarım..
İnanın insanın gücüne gidiyor..
Hele hele küçük bir üretici olarak, 'Türk malı' bir şeyler yaratmaya çalıştığınızda, buna büyük zaman, para ve emek harcadığınızda, ve daha emekleme ve test aşamasındayken sizin butik kalmanızdan faydalanmak isteyenlerin taklit üzerine taklitlerinizi üretmesini inanın anlayamıyorum..
Benim kafamdaki 'ahlaklı insan' tanımıyla bağdaşmıyor..
Hukuk tabi ki işleyecek, peki ya İlahi Adalet?
**
Bir akşam tüm bu düşüncelerle haşır neşir olurken, konuya farklı bir bakış açısı getirebilir ve bir takım yerlerde farkındalık yaratabilirim ümidiyle, e-devlet üzerinden Diyanet İşleri Başkanlığı'na ulaşıp sordum:
Taklit ya da benzer üretmek ve bundan ticari kar sağlamak konusunu 'kul hakkı' ve 'ahlak' açısından değerlendirebilir misiniz?
Sağolsun Diyanet İşleri Başkanlığı, vakit ayırarak çok güzel bir cevap vermiş. Hatta son paragrafta belirttiği gibi asıl soruna parmak basmış, asıl üreten kişiyi bezdirmek...
Kendilerine teşekkürü bir borç bilirim.
Noktası virgülüne dokunmadan kendilerinin verdiği cevabı yayınlıyorum. Sevgilerimle..

***
Başkasının emeğini gasp anlamına gelecek her iş, tutum ve davranış, kul hakkı sorumluluğunu gerektirir. Bu sorumluluk ise, söz konusu hak sahibine iade edilmedikçe veya helallik alınmadıkça ortadan kalkmaz
*
Zira İslam emeğe büyük önem verir, haksız kazanca karşı çıkar. Kur’an-ı Kerim’de, “İnsan için ancak çalıştığı vardır.” (Necm, 53/39) buyrulur. Hz. Peygamber de (s.a.s.) emeğin hakkının verilmesini değişik hadisleriyle ifade etmişlerdir. Bunlardan birinde, “Hiçbir kimse, elinin emeği ile kazandığını yemekten daha hayırlı bir kazanç yememiştir. Allah’ın Peygamberi Davud da kendi elinin emeğini yerdi.” (Buhari, Büyu’, 15) buyurmuşlardır.

Bu itibarla, herhangi bir markanın izinsiz olarak başkaları tarafından kullanılması veya bir firmanın/şahsın emek ve gayret sarf ederek ürettiği bir ürünün sahibinden onay almaksızın aslından birebir kopya yapılması, bir kul hakkı ihlaline ve müşterilerin aldatılmasına sebep olacağından dolayı İslam ahlakıyla bağdaşmamaktadır. 
*
Ayrıca bu yolla haksız kazanç sağlamak da dinen caiz değildir. Bu tür haksız davranışlar sadece bireylerin hakkını gasp etmiş olmamakta, aynı zamanda, o alanlarda emek harcayan insanların yeni ürünler üretme konusundaki şevkini kırmakta, bu da geniş anlamda kamu hakkı ihlaline dönüşmektedir. 

25 Nisan 2018 Çarşamba

GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ SEÇMENİZİ KOLAYLAŞTIRACAK 10 TAVSİYE VE 1 RİCA




Bir güneş gözlüğü sezonu daha başladı sayılır, her zamanki gibi galiba birden yaza girdik.
Her ne kadar güneş gözlükleri kışın da bir zorunluluk olsa da, bizler daha çok yazın gözümüzü düşünüyor ve kesemizin ağzını yazın göz kırptığı bu sıcak günlerde daha çok açmaya başlıyoruz.
Bir yandan da hepimizi alıyor bir düşünce. Bana nasıl gözlük gider? Yüzüme hangi gözlük yakışır? Burada esas önemli sorun tabi ki yüz tipi, ruh hali vs (bu konudaki detaylı düşüncelerimi içeren yazıma buradan ulaşabilirsiniz) ancak gözlük seçerken bazı püf noktalar da var ki atlamamak lazım: 


1. Nasıl bir gözlük istediğinizi hayal edin.

Gözlük denemeden önce herkesi, her şeyi unutun. Gerçekten nasıl bir gözlük takmak istiyorsunuz sorusuna görsel olarak cevap aramaya çalışın. Altını çiziyorum, 'Bana hiç gözlük yakışmaz', 'İğrenç oldum' gibi sosyal baskıyı besleyen cümlelerden uzakta, bir anlığına kendiniz olun ve düşünün. Gerçekten nasıl bir gözlük istiyorsunuz?
Zevkimiz çok önemli. Günlük hayatta hangi renkleri tercih ediyorsunuz, gardırobunuzun büyük bölümü hangi renklerden oluşuyor gözden geçirin. En azından gözlüğünüzün tonlarını buna göre belirleyin. Altın, gümüş gibi aksesuarlar kullanıp kullanılmadığı da önemli, özetle gözlükçünüze zevkiniz hakkında biraz fikir verin.


Rihanna ve Andy Wolf gözlüğü



2. Beğendiğiniz gözlük modellerini önceden belirleyin.

Artık sosyal medya çağındayız. Gözlük almadan önce sizde sosyal medya aracılığıyla beğendiğiniz ve kendinize yakın bulduğunuz gözlükleri belirleyebilirsiniz. Gözlükçüye gitmeden öne belirleyeceğiniz 5 model hem size hem de satıcıya zaman kazandıracaktır. Unutmayın ki gözlüklerin bedenleri vardır (Gözlüklerin de Bedeni Olur yazımı buradan okuyabilirsiniz), dolayısıyla beğendiğiniz gözlük küçükse, büyüğünü bulmak imkansız değil. Gözlüklerin bedenlerini sorunuz, hatta farklı renklerini de deneyiniz.


3. Güneş gözlüğü baktığınız noktalarda, istediğiniz gözlüğe benzer (ya da hiç bilmiyorsanız, canınızı çeken, size 'Beni dene, beni dene' diye bağıran 5 gözlüğü deneyin.

Fashion At Eye'da da sık sık gördüğüm, misafirlerimizin akıllarında herhangi bir gözlük modeli olmadan baştan sona tüm gözlüklerin denenmesi. Bu hep sizleri yıpratıyor, hem de zavallı gözlükleri :)
Bu yüzden de, ilk adımda hayal ettiğiniz ve görselleştirdiğiniz gözlüğe benzer olan ilk 5 gözlüğü deneyin. Eğer ilk adımı es geçtiyseniz, gerçekten denemeyi çok istediğiniz ilk 5 gözlüğü, mağaza satış danışmanıyla beraber deneyin.

Kafanızın karışmasına izin vermeyin, bütçeniz sınırları içindeki, içinizden geçen gözlüğe direk elinizi atın ve deneyin. Serbest style deneyeceğiniz ilk 5 gözlük hem gözlükçünüze hem de size yardımcı olacaktır.
Gözlükçüler iyi bilirler, müşterilerin büyük çoğunluğu ilk baktıkları gözlükleri alırlar.
Bu açıdan ilk taktığınız gözlük çok önemli. Göreceksiniz en çok yakışan o olacak, bunun sebebi de her sabah aynada gördüğünüz yüzünüzü en çok sizin tanımanız ve zevk ve tarzınızı en iyi sizin bilmeniz.
Ancak tutucu olmayın,  alternatif gördüğünüz gözlükleri kıyaslayın, rengi, materyali, şekli, büyüklüğü ve kendinize yakıştırıp yakışmadığını iyice tartın. Hiç ummadığınız bir gözlük size çok yakışabilir, sürprizlere açık olun.


Karaköy Fashion At Eye


4. Güneş gözlüklerinizi gözlükçülerden ya da gözlükçülük bilgisine sahip olan noktalardan alın.
Özellikle yıllanmış ve tecrübeli gözlükçülerin, sizi gördükleri anda hangi gözlüğü takmanız gerektiği konusundaki içgüdülerine hayranım.
Annem ve babam gibi yıllanmış gözlükçülerde de durum böyle.
Yukarıda da bahsettiğim gibi aldığınız gözlüğü yüzünüze oturtma el becerisi ve teknik ekipman da söz konusu olunca, güneş gözlüklerinizi gözlükçülerden ya da gözlükçülük bilgisine sahip noktalardan almanız çok önemli.

5. Güneş gözlüğünüzü mümkünse yalnız seçin.
Gözlük yukarıda da bahsettiğim gibi oldukça kişiye özel bir konu.
Ne yazık ki diğer konularda olduğu gibi bu konuda da ülkemizde mahalle baskısı hat safhada. Gözlük seçerken yalnız olun, başka birinden onay almaya ihtiyaç duymayın. Yukarıda da bahsettiğim gibi işinin ehli bir gözlükçü zaten profesyonel bilgisiyle size yeteri kadar yardımcı olacaktır.
Anneniz, babanız, kardeşiniz, kayınvalideniz, eşiniz, dostunuzdan konfirmasyon almanıza gerek yok.
Sizi en iyi siz biliyorsunuz.
Kendi kararınızı kendiniz verin, özgüveninizi yükseltin.


Marilyn ve kendisiyle özdeşleşen cateye gözlüğü


6. Kendi (gözlük) tarzınızı hayata geçirin
Mahalle baskısı ile doğru orantılı olarak başkası olmak yerine kendi tarzınızı yaratın.
Dizilerde ya da takip ettiğiniz bir şahsiyetteki gözlüğü beğenmeniz oldukça doğal ancak aynısını almadan ya da aramadan önce o gözlüğün size yakışıp yakışmayacağından emin olun.
Herkes gibi olmayın farklı olun, içinizden geçen renk gözlüğü takın çünkü sizi en iyi o ifade edecek.
Aksi halde komik duruma düşmek an meselesi. Yukarıda bahsettiğim ilk 5 gözlük denemesini mutlaka gerçekleştirin.

7. Gözlüklerin yüzünüze oturduğundan emin olun.
Yolda yürürken algıda seçicilik; insanların yüzleri ve gözlükleri çok dikkatimi çekiyor. Genel olarak gördüğüm, gözlüklerin yüze tam oturmaması, küçük ya da büyük olması. Gözlük seçimi ve yüz ölçüleri konulu yazma buradan ulaşabilirsiniz.
Gözlükteki en önemli noktalardan bir tanesi gözlüğün büyüklüğü. Yüzünüze tam olan güneş gözlüklerine yönelin, eğer yoksa beğendiğiniz gözlüğün yukarıda da belirttiğim gibi büyük ve küçük bedenlerini sorun.
Kaşlarınız gözlük çerçevesinin üzerinden hafif gözükmeli ve de burnunuza tam oturmalı. Aynı zamanda sapları yanlardan sıkmamalı, yüzünüzde sıkı durmamalı.
Gözlükçünüz de gözlüklerin saplarını, burun aralığını ayarlayacaktır, umutsuz olmayın.




8.Klasik marka ve modellerin yerine, özgün ve değişik güneş gözlüklerine yönelin.
Bazı gözlük modelleri klasiktir kabul ediyorum.
Size de çok yakışabilir buna diyecek bir şeyim yok.
Ancak sadece kabul edilme adına bu modelleri takmak (hatta kese izin vermediği için çakmalarını bulmak) ya da işi sadece gözlük üretmek değil tüketim toplumu yaratmayı hedefleyen moda devlerinin gözlüklerini almak yerine özgün ve farklı tasarımcıların gözlüklerine yönelin.
Artık ülkemizde bol bol marka var, farklılıklara açık olun.

9.Güneş gözlüğü camlarının UV filtreli olmasına özen gösterin.
Güneşin zararlı ışınlarının gün geçtikçe arttığı günümüzde, UV filtresi önemli bir konu. Güneş gözlükleri ve UV koruması konulu yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
Bir çok gözlük markasının güneş gözlüğü camları tabi ki UV filtreli. Ancak sokaktan alınan taklit gözlükler ya da 'vintage' adı altında satılan yıpranmış ve eski camlı gözlükler tehlike arz ediyor.
Güneş gözlüğü camının koyuluğunu kompanse etmeye çalışan göz bebeği daha fazla açılıyor ve daha fazla zararlı ışına maruz kalıyor. UV filtresi bu zararı minimize ediyor.
Özetle, UVsiz güneş gözlükleri çıplak göze oranla  ileriki yaşlarımızda katarakta davet çıkarıyor.


:)))))

10. Bilinçli tüketici olun ve gözlük denerken hijyene çok çok önem verin.

Bilinçli olmak önemli. Dolayısıyla biraz araştırma yapmanın tabi ki çok önemli faydaları var. Güneş gözlüklerinin de kategorileri var ve ihtiyacımıza uygun gözlük seçmek önem taşıyor. Güneş gözlükleri kategorileri üzerine yazdığım yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
Bir diğer unutulmaması gereken konu da kişisel hijyen. Lütfen ağır makyaj altısı etkisindeyken ya da terliyken ya da en kötüsü her ikisiyle de haşır neşir olmuşken çok fazla gözlük denemeyin. Gözlüklerin zarar görmesi bir yana, olan esas bize ve gözlerimize oluyor. Gözlükten bulaşan fondöten ve ter, gözlük deneme gibi masum bir eylem sırasında gözümüze ve derimize bulaşabilecek bir çok rahatsızlığa yol açabiliyor. Dolayısıyla göz sağlığınız açısından mümkün olan en az sayıdaki güneş gözlüğünü denemeye dikkat edin, ya da denedikten önce ve de sonra gözlük silme beziyle gözlükleri silin. Son olarak da gözlükleri saplarından tutarak deneyin, mümkünse kafanıza takmayın :)

26 Şubat 2018 Pazartesi

ÇEKİK GÖZLÜKLERİN SIRRI...

Elizabeth Taylor, Grace Kelly, Marilyn Monroe

Çekik gözlükler, hayatımıza Hollywood ünlüleri sayesinde girdi. Sağ ve sol tarafından hafif yukarı kaldırılan siyah kalın çerçeveli gözlükler, o kadar beğenildi ki, bu sayede çok kısa bir sürede sokaklara indi.. Ta o zamandan bu zamana ne moda trendleri geldi geçti ama bu çekik gözlükler, daima tüm gözlük markalarının koleksiyonlarında var olmaya devam etti.
Genelde koyu kalın asetatlarla şekillenen bu modellerin sırrı neydi?
Çünkü, talep vardı.
Peki neden?



Daha önce yazdığım 'Güneş gözlükleri bizi neden daha çekici yapar?' yazımda belirttiğim gibi, tüm doğada bizim güzellik ölçümüzü belirleyen şifre belli, altın oran. Tüm yaratılanlarda görebileceğimiz bu ritim, bizim vücudumuz için de geçerli. Nasılsa bir salyangoz, çiçek ya da bir bitki bu orana uyduğu sürece bizim daha çok ilgimizi çekiyorsa, bizler de bu orana uydukça karşı cinse daha çekici gözüküyor, daha çok ilgi çekiyoruz.


Altın orana uygun bir yüz

Güneş gözlükleri ise, bizim yüz iskeletimizi yeniden tanımlıyor. Adeta öncelikle kaş olmak üzere göz çevremizi yeniden şekillendiriyorlar. Daha önce yapılan yüz ifadesi ve algı konulu çalışmalarda açıkça görüldüğü gibi, kaşların kavisi oldukça önemli.
Düşük kaşlı insanlara göre yukarı kavisli insanlar, hem kendilerine daha güvenli hem de daha çekici olarak algılanıyorlar, sebebi ise bu tür kaşların altın orana daha çok uyması..



Ray Ban Wayfarer gözlüğü biliyorsunuz. Özellikle bir dönem Tom Cruise ile özdeşleşen Ray Ban'ın bu ölümsüz gözlüğü yıllardır best-seller. Model o kadar başarılı tasarlanmış ki; bu gözlüğü kim takarsa taksın birden havası değişiyor, daha ilgi çekici bir kişiliğe bürünüyor. Kadınlar için çekik, kedi gözü bir çok model bulmak mümkün ancak erkekler için imkan sınırlı. Dolayısıyla Wayfarer modeli bu konuda bir açığı çok iyi kapatıyor, hem kadın hem de erkeklere sunduğu hafif çekik ve kavisli çerçevesiyle her iki cinsin de favorisi oluyor.

Moschino 2018 koleksiyonu çift çerçeveyle kaşları yeniden belirlemiş

Bu durum, bahsettiğim gibi özellikle kadın gözlüklerinde bir çok markanın modeli için geçerli. Yeni koleksiyonlarda da çekik modelleri her markada görüyoruz. Kaş çizgisini yeniden tanımlayan bu modeller, koyu lensleri sayesinde de simetri sağlayarak bizi başka bir insana dönüştürebiliyor.

Adam Selman x LeSpecs 2018 yeni cateye gözlüğü

Özellikle düz ve düşük kaşlılara, bu tür çekik gözlüklerin (çok fazla olmadığı ve kaşla aşırı kontrast yaratmadığı sürece) yakışacağını tahmin ediyorum, ancak doğru bedeni bulduğunuz sürece. Bu konuda, 'Gözlüğün de bedeni olur' yazımdan destek alabilirsiniz.
İfadesini biraz değiştirmek isteyenler bu tür modelleri deneyebilir, doğru renk ve tasarım seçildiği sürece, görünüşümüzle ilgili ufak hilelerle değişikliler yapmak isteyenler için bu gözlükler gerçekten ideal...

14 Şubat 2018 Çarşamba

GÜNEŞ GÖZLÜKLERİNİN İLGİNÇ TARİHİ

İnsanoğlu çok akıllı ancak bir icadın evrilerek günümüzdeki formuna ulaşması zaman alıyor. Bizler gibi, maddeler de evrilmekte, yeni formlar kazanmakta. Güneş gözlüğü de öyle, kimbilir kaç sene sonra şu anda taktığımız gözlükler demode olacak ve zamanın döngüsünde kaybolup gidecekler.
GQ Dergisi, güneş gözlüklerinin tarihçesini ve hafiften moda akımını çok güzel özetlemiş ben de bir kaç ekleme yaparak aynen aktarıyorum :


TARİH ÖNCESİ





İnuitler, düzleştirilmiş mors dişlerini görme aralığı bırakacak şekilde gözlerinin üstüne takıp güneşin zararlı ışınlarından korunur.


MS 37-68
Roma imparatoru Neron, gladyatör oyunlarını cilalanmış değerli taşların ardından izler.


12.YÜZYIL
Çinli yargıçlar, şahitleri dinlerken yüz ifadeleri gözükmesin diye duman rengi kuvarstan yapılma gözlükler takar.



18. YÜZYIL
1752’de İngiliz   gözlükçü James Ayscough, hafif boyanmış camları kullanarak bazı göz kusurlarının etkilerini ortadan kaldırabildiğini öne sürer.

1920’LER
Hollywood sessiz filmlerinin vamp oyuncuları, gözlerini kamera flaşlarından korumak (ve tanınmamak) için güneş gözlüklerini kuşanır.


1929
Sam Foster seri üretime geçer ve güneş gözlüklerini Atlantic City plajlarında satmaya başlar.


1940’LAR – II. DÜNYA SAVAŞI
Ray-Ban’in yansıma önleyici camlı Aviator modeli gözlükleri pilotlar tarafından kullanılır ve genç adamlar arasında efsane olur.


1950’LAR-60’LAR
Marilyn Monroe’nun kedi gözü gözlükleri ve Jackie Kennedy’nin dev çerçeveli gözlükleri uzun yıllara yayılacak moda akımları başlatır.


1961
Audrey Hepburn, Tiffany’de Kahvaltı’da Oliver Goldsmith marka Wayfarer gözlüğünü takar.


1960’LARIN SONLARI
John Lennon, yuvarlak camlı, hafif renkli güneş gözlükleriyle barış ve kardeşlik mesajları verir.


1977
Diane Keaton, kaplumbağa kabuğu çerçeveli yuvarlak gözlükleriyle Annie Hall’da boy gösterir.


1980
John Belushi ve Dan Aykroyd Cazcı Kardeşler’le Wayfarer trendini başlatır.


1982-84
Ray-Ban ana akım medyada ürün yerleştirme yapmaya başlar; Riskli İş ve Kanun Namına filmleri sayesinde satışlar 40 katına ulaşır.
1986
Tom Cruise, Riskli İş fiminde olduğu gibi Top Gun’da (3) Ray-Ban Aviator modeliyle genç kızların kalbini çalar.


1991
Arnold Schwarzenegger Terminator 2’de Persol güneş gözlükleri takar.


1986
Will Smith ve Tommy Lee Jones Siyah Giyen Adamlar’la kapalı alanda güneş gözlüğü modasını başlatır.


2000’LERİN ORTASI
Victoria Beckham dev çerçeveli güneş gözlüklerini gündeme getirir.


2012
Rihanna, süslü güneş gözlüklerini sahneye taşır ve aksesuar olduğunun altını çizer.



2018
Çin polisi, yüz tanıma sistemine sahip güneş gözlüklerini kullanmaya başlar!

15 Ocak 2018 Pazartesi

GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ BİZLERİ NASIL CİMRİ YAPIYOR?



Şimdiye kadar bloğumda yazdığım yazılarda, güneş gözlüğünün bir çok farklı alandaki etkisini içeren akademik araştırmalara yer vermeye çalıştım.
Örneğin, güneş gözlüklerinin bizi neden daha çekici gösterdiğinden, koyu lensli güneş gözlüklerinin hanımefendilere neden daha fazla 'hafif meşrep' bir imaj verdiğine kadar önüme çıkan bir çok ilginç konuyu, kendi yorumlarımı da ekleyerek sizlerle paylaşmaya çalıştım. Gözlüğüm Şekil Önümden Çekil ve Güneş Gözlükleri Bizi Neden Daha Çekici Yapar?başlıklı yazılarımda, güneş gözlüklerimizin yüz iskeletini tekrar tanımladığını ve lens renklerinin önemi gibi konularda düşüncelerimi ve destekleyen araştırmaları paylaşmıştım.
Bu seferki konumuz da bir o kadar ilginç; 'Güneş gözlükleri ahlak bilincimizi değiştirebilir mi?'



2010 yılında, University of Toronto tarafından yapılan ve güneş gözlüğü takmanın ahlaki davranışlar üzerindeki etkisini araştırmak için yapılan çalışmada seksen deneğin yarısına güneş gözlüğü verilirken, diğer yarısına da numarasız şeffaf lensli gözlükler verildi.
Psychology Today dergisinde yayınlanan araştırmayı yapan Chen - Bo Zhong ve ekibi, grup üyelerine paylaşmaları için üye başına 6 USD verdi. Yabancılara yardım etme odaklı araştırmanın sonuçları hayli ilginçti. Güneş gözlüğü takanlar ortalama 1.81 USD yardım yaparken, şeffaf gözlük takanlar ortalama 2.71 USD yardımda bulunmuşlardı.
Peki bunun sebebi neydi?


Kuboraum

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, güneş gözlükleri aslında bir nevi maske görevi görmekte. Kuboraum gibi ünlü markaların gözlüklerini 'maske' olarak tanıtmaları zaten bu algıda yalnız olmadığımızı gösteriyorlar. Maskelerle ilgili yapılmış bir çok tarihi bilgi ve araştırma var. Geçmişte maske takan devlet görevlileri yasaları çiğnemeye başlayınca, Papa III. Innocent zamanında maske kullanımı yasaklanmış.. Bir araştırma ise hayli komik. Cadılar Bayramı'nda maske takan çocuklar, maske takmayan çocuklara göre daha fazla şeker istemişler, yani tam anlamıyla 'yüz'süzleşmişler :)
Evet, güneş gözlükleri maske görevi görmelerinden dolayı bizi deyim yerindeyse daha yüzsüz ve isimsiz yapıyorlar, daha fazla güvende hissetmemize yol açıyorlar. Eminim şu anda bu yazıyı okuyan çoğu kişi, vakt-i zamanında güneş gözlüklerini takarak bir kişiye bakmışlığı vardır :) Özellikle koyu lensli güneş gözlükleri bize bir nevi 'görünmezlik' kazandırdığı için, bizler güneş gözlükleriyle normale göre daha rahat olabiliyoruz. Biliyorsunuz gözler yalan söylemiyor. Dolayısıyla güneş gözlükleri bizi göz kontağından koruyor ve biz dürüstlük konusunda biraz daha rahat geri adım atabiliyoruz.
Yukarıdaki araştırmada güneş gözlüğü takanların cimrileşmesi bu yüzden.
Bu arada koyu lensli gözlüklerin bizi görünmez yaptığı için karşıdaki kişide daha az güvenilir bir algı oluşturduğumuzu, bu yüzden de önemli biriyle konuşurken gözlüklerimizi çıkararak göz kontağı kurmaya çalışmamız gerektiğini de unutmayalım.


Aynalı gözlüklerin sırrı

Araştırmayı yayınlayan newrepublic.com, ilginç tahlillere de yer veriyor. Philip Zimbardo tarafından 1971 yılında Stanford Üniversitesi'nde yapılan araştırmada, 24 fiziksel ve beyinsel olarak normal olan deneklerin yarısına (bodrum katına kurulan hapishanede) mahkum, yarısına da gardiyan gibi davranma görevi veriliyor. Araştırma, süresi dolmadan sona eriyor çünkü mahkumların psikolojisi zedelenirken, mahkum rolü oynayanlar canavarlaşıyor. Sadist davranışlarda bulunmaya başlıyorlar.
Günümüzde ise bizi bu davranışlara itebilecek güç güneş gözlüğü, yazıya göre özellikle aynalı güneş gözlükleri. Çünkü bize gardiyan rolü veriyorlar, kendimizi bu gözlüklerle daha güvenli ve 'görünmez/isimsiz' hissedebiliyoruz.




Güneş gözlüklerinin etkileri konusunda bakalım daha ne gibi araştırmalar okuyacağız. Güneş gözlükleri bizi biraz daha fazla 'ahlaksız' yapıyor mu bilmiyorum, gerçi yukarıdaki araştırmaya göre öyle, ancak benim kafamda da güneş gözlükleriyle araştırılmasını istediğim bir kaç konu var.. Örneğin güneş gözlükleri ve altın oran konusunda ciddi bir beklenti içindeyim en kötü kendim bu konuda bir araştırma içine gireceğim.  Yaparsam sonuçlarını bildiririm :)
Siz siz olun gözlüklerinizi ciddiye alın diyor, saygılarımı bildiriyorum..

6 Ocak 2018 Cumartesi

CEM YILMAZ FİLMİ NEDEN İZLENMELİ?



Son günlerin en çok konuşulan filmi AifV216 dün itibariyle gösterime girdi. Cem Yılmaz'ın 'en iyi filmim' dediği ArifV216, ilk gününden salonları doldurdu. Filmi ilk görenlerden ve minik bir gözlük katkısında bulunduğum için yakından takip edenlerden olarak, ArifV216 hakkındaki yorumlara da göz atma ihtiyacı içine girdim.
Film genel olarak çok beğenilse de, bazı yorumlar benim bu yazıyı yazmama neden oldu, kendi çapımda ArifV216 filmi neden izlenmeli sorusuna cevap vermeye çalıştım.



ArifV216 eklektik bir film. Yani komedi de diyebilirsiniz, fantastik de, bilim kurgu da, dönem filmi de. Sevgili Cem Yılmaz'ın da belirttiği gibi artık kendisinden safi komedi beklememek gerekiyor, film bazı göndermelerde de bulunuyor, anlayana..



Komedi yapmak zor ancak Cem Yılmaz gibi bir insan için çocuk oyuncağı. Cem'i üniversite yıllardan tanıyorum yani yaklaşık 20 yıl öncesinden bahsediyoruz. O dönem Leman'da çizen Cem Yılmaz, zaten sanatçı kişiliğini yeteri kadar yansıtıyordu, komedi zekasını da. Tahminim, hepimizin aslında içten içe alay ettiği, aşağıladığı, dalga geçtiği özetle egomuzu tatmin eden ve bize kendimizi iyi hissettiren karakterler yaratmak Cem'in en kolay yapacağı iş. Çünkü o çok zeki, her şeyin ötesinde de iyi bir gözlemci. Yani istese, şu andaki filmlerinin gişesini kat kat geçecek ancak filmi izleyenlere bir kaç saat gülmek haricinde hiç bir şey vermeyecek bir takım kişilik güzellemeleriyle dolu filmleri peş peşe yaratabilir. Ancak o bu yolu özenle seçmiyor, filmlerine emek ve altyapı katıyor. Gördüğüm kadarıyla da bu açıdan eleştiriliyor. Yorumlarda rastladığım 'Güldük ama az' ya da tam tersi 'Çok güldük, gene gideceğim' yorumları bence asla gerçeği yansıtmıyor. Cem Yılmaz filmlerine artık gülmekten daha fazla tecrübeler yaşanması için gidilmesi gerekiyor.. Biraz da sanat, kurgu, sanat yönetimi, ekip çalışması, bütçe vs gibi faktörleri de göz önüne almak gerekiyor..



ArifV216'nın konusu az çok belli. Sanırım hepiniz hakimsinizdir. Filmin ön plana çıkan bölümü Yeşilçam'ın unutulmaz isimlerine de sahip çıkmak. O yüzden filmin bir çok yerinde, önlerinde saygıyla eğildiğimiz, özlediğimiz, tüylerimizi diken diken ettiren Ayhan Işık, Sadri Alışık, Zeki Müren gibi isimler muhteşem bir oyun, kostüm ve ağızla beyaz perdeye yansıtılmış. Bu çok önemli çünkü benzer denemeler daha önce yapılmış olsa da bu kadar gerçek bir oyuna günümüzde az rastlanıyor.. Farah Zeynep Abdullah, Ajda Pekkan rolünde, Şükrü Özyıldız Ayhan Işık rolünde muhteşem. Zeki Müren'i canlandıran Çağlar Çorumlu'ya zaten söz yok.. Benzer nice değerli isim filmde saygıyla anılıyor.. Bu büyük isimlere zarar vermeden komedi yapmak o kadar zor bir iş ki... Cem Yılmaz bunu fazlasıyla başarmış, Zeki Müren'i filminde gerektiği kadar, tadında ağırlamış. Birbirinden tanınmış oyuncuların da katkısı tabi ki çok büyük..





Yorumlarda diğer dikkatimi çeken bir konu da, filmde az eğlendiğini iddia eden bir takım izleyicilerin, diğer izleyiciler tarafından 'Senin eğitim, görgün ne ki zaten filmi anlayacaksın, Cem Yılmaz filmi izlemek için zeka lazım' gibi aşağılanmaları.. Cem'i anlamak için çok zeki olunması gerektiğini düşünmüyorum. Espriler de anlaşılmayacak entellektüelite düzeyinde değil. Ancak başta da bahsettiğim gibi artık Cem Yılmaz filmlerine sadece hönküre hönküre gülmek için değil, biraz sanat ve emek görmek için gidilmeli.. Sadece 'Acaba ne zaman güleceğiz?' yerine kendimizi filme vermeli, sahneleri, oyuncuları, ışığı, konusunu, anlatılmak isteneni görmeye çalışmalıyız..




ArifV216 son yıllardaki en büyük prodüksiyonlardan biri.. Yapım bütçesi eminim bir çok filmi oldukça geride bırakmıştır. Saygı duymak gerektiğini düşünüyorum. Bence Cem'in en çok istediği ve beklediği şeylerden biri bu. Filmde de zaten bunu oldukça hissediyorsunuz.  Büyük bölümü 1969 senesinde geçen filmdeki insanların kıyafetleri, davranışları, o artık iyice kaybolan İstanbul ağzıyla yapılan beyefendi ve hanımefendi konuşmaları bizlere 'Nerde o eski günler?' diye sorduruyor. Bence filmin ana mesajlarından biri de bu.. O eski dönemlerin saygı, nezaket ve zarafeti iyice hissettiriliyor.



Özetle ArifV216 bir komedi değil. 120 dakika gülmek isteyenlerin beklentisini karşılayacağını hiç düşünmüyorum..  Bundan sonra da herhangi bir Cem Yılmaz filminde, safi güldürme ve kese doldurma amacının olmayacağını, daha değişik beklentiler içinde çekilen filmler izleyeceğimizi düşünüyorum. Son film zaten bunun bir göstergesi. Cem Yılmaz gibi beyinlere her zaman daha fazla destek vermemiz gerektiğini, biraz da sanatçıyı anlamak için filmler değerlendirmemizi umut ediyor, filmi izleyenlerin yorumlarını bekliyorum.