16 Aralık 2017 Cumartesi

AHLAK


'Ahlak' oldukça sık kullandığımız ancak çok da derinine inmediğimiz bir kavram bence..
Çok yüzeysel olarak algıladığımızı düşündüğüm, pratikte sınıfta kaldığımızı hissettiğim kişisel gelişimimiz için çok önemli bir kelime;
Ahlak..
*
'Ana Haber Bültenleri ve Etik' konusunda yazdığım doktora tezinde toplumların zaman içinde 'etik' ve 'ahlak' kavramlarına bakışları konusunda derin bir araştırma yapmıştım, amacım bu yazıda tarihin derinliklerinde gömülmek değil, kendime göre 'ahlaklı' olmanın tanımını yapmak.
Yani bana göre ahlak ne demek..
*
Bazı kavramları, Allah'ın içimize doğuştan verdiğini düşünenlerdenim.
İyilik ve Kötülük gibi..
Yin Yang..
Tercih bizim..
Yani aslında bizler çoğu durumda iyilik yaptığımızı düşünürken kötülük yaptığımızı biliyoruz, bilerek yapmaya da devam ediyoruz ama bilmemezlikten geliyoruz..
Kendimizi kandırmayalım..
Örneğin bir arkadaşımız ya da sevdiğimiz için kendimizi paralıyoruz, aslında ilgisini çekmeye, hayatında yalnız ben olayım diye çabalıyoruz, sahip olmaya çalışıp bencil davranıyoruz, ama aynı ilgiyi karşıdan göremeyince de o kişiyi anında nankör ilan ediyoruz..
Nefret kusuyoruz.
Biz iyi, o kötü oluveriyor birden..
Ne kadar da hızlı renk değiştiriyor sevgimiz?
*
Çoğumuzun içinde her zaman bitmek bilmeyen bir vicdan azabı var, bazen sebebini bile bilemiyoruz ama hissediyoruz..
Biz bu kadar iyi davranırken neden bu garip duyguyu hissediyoruz?
Neden içimizde bir şeyler hala tam anlamıyla doğru değil? Bir bit yeniği oluyor..?
Tabi ki özellikle isteyerek ve bilerek -tersini iddia edip kendimize bile dürüst olamasak da- kötülük yaptığımızda daha çok devreye giriyor bu azaplar..
Peki birine karşılık bekleyerek iyilik yaparken aslında ne kadar da kötü davrandığımızın farkında mıyız?
Diyebiliriz ki ben çok kötülük yapmadım ama gene de vicdan azabı hissediyorum.
İşte bu yazıda biraz buna değinmek istiyorum, birilerini kötü hissettirmediğinizden, aslında o kişi hakkında gerçekten de olumlu düşüncelere sahip olduğumuzdan emin miyiz?
Aynayla günde kaç dakika konuşuyoruz? Yüzleşiyoruz?
Ne kadar 'ahlak' kelimesinin anlamına vakıfız?
Hepimiz sütten çıkmış ak kaşık mı oluyoruz bu durumda?
Ne kadar gerçeğiz?
Ne kadar gerçekçiyiz?
*
Bariz 'ahlak'sızlıktan bir örnek.
Geçtiğimiz günlerdeki bir seyahatimden dönerken, taksi şoförünün 50 TL yerine 5 TL verdiğimi iddia etmesi ve benden 50 TL daha istemesi.
Bu kişiler hakkında hiçbir şey yapılamayacağını ve her türlü kötülüğü bekleyebileceğimizi düşünüyorum. Bulaşmamak lazım. Zaten kişisel muhakemesini kaybetmiş, çalmayı adet edinmiş.
Hayat ona çok zor..
Kendini kandırmaya devam etsin..
*
Peki ya dünyanın en ahlaklı insanları geçinen, paketi ışıl ışıl ama içi boş uyuyan güzelleri?
İşte en korktuğum onlar..
Şekilde ahlaklı görünen, sosyal medyada Dede Korkut geçinen, 'hayırlı' kelimesini ağızlarına sakız yapmış aslında kendilerine bile hayırları olmayan insanlar bunlar..
*
Dörtlülerini açıp her yere park edebileceğini düşünen, sırada önünüze geçen, özürlü mal satan, LV çantasını yüzümüze çarpan, hesap eksik geldiğinde sevinen, balkondan çöp atan, garsonu aşağılayan..
Hatta kopya DVD alan, izinsiz müzik indiren..
İnanır mısınız kopya DVD almak gibi basit hırsızlığı bırakalı yıllar oldu.
Evet basit hırsızlık, gerçi hırsızlığın büyüğü küçüğü olmaz ama kopya DVD almak bariz bir emek hırsızlığı.. Angelina Jolie'nin milyonlarca doları olması, yönetmenin dünyayı kaldırması bizi ilgilendirmez, önemli olan o insanların emeğini kullanarak, karşılık ödemeden kendimizi eğlendirmemiz..
Ne kadar ahlaklı bir davranış değil mi? Hangimiz yapmıyorum diyebiliriz?
Bir konsere gidip, bilet almadan da giriyor muyuz? Ya da bir tiyatroya...
Dükkanlardan CD de çalıyor muyuz?
*
Başkalarına göre yaşayanlar..
Onay bekleyenler, onaylanayım derken aynı fabrikadan çıkmış gibi görünen, seyrettiği dizinin ahlak anlayışını kendi hayatının her alanına yayanlar..  Bir de bunu hayatın kuralı, takdir-ilahi sananlar..
Aşk-ı Memnu kahramanları, her zaman kaçan Behlül.. Para peşinde koşan Bihter..
Hangimizin hayatında yok?
Bir dostunun sahip olduklarına gözünü diken, onun gibi olmaya çalışan, onun evinde, hayatında, hayatındakilerde, sevdiklerinde, gözü olan..
Onun adına sevinemeyen, gurur duyamayan, mutlu olamayan...
Sahibi olduğum işyerinden bir alışveriş bile yapamayan, elleri titreyen, benzer bir başka müesseseden aldığını ise gözüme gözüme sokan çok dost gördüm ben :)
*
Sosyal medya olumluları...
İşte diğer en bayıldıklarım..
Hayatında olumsuzluk saçan, her şeyinize kusur bulan, her daim kurban arkadaşlar..
Hayat nedense hep onlara adaletsiz davranır, yazıktır onlara, hepimizin onlar için bir şey yapması gerekmektedirler..
O kadar olumlulardır ki bu yüzden başlarına gelmedik kalmaz..
Sosyal medyalarında ise durum bambaşkadır.. Yüzleri gülücük saçar, selfie üstüne selfie paylaşırlar, her yere giderler, gidemeseler de onun bunun fotoğrafını paylaşırlar..
Sizle yarışmazlar sözde, mutsuzluklarının sebebi siz değilsinizdir.
Dedim ya kurbandırlar zaten, hep beraber üzülmeliyizdir onlara...
Peki bu sorunların arkasına saklanmak, devamlı ajitasyon içine girmek, istemek istemek istemek..
Hayatı kolay yaşamaya çalışmak değildir de nedir bu?
Başkalarını kullanmak, rahatsız etmek değil..
Ahlaksızlık hiç değil...
Değil mi?
Kuru iftira!
*
Sahte ürün alıp satanlar da bana ayrı haz veriyor mesela..
Hele toplumsal ticari etik anlayışımız on numara..
Uzun zaman emek, mesai, yaratıcılık, bütçe harcayan birinin yarattığı rüzgardan kendine ekmek çıkarmaya çalışan, ürünü ya da tasarımını taklit eden, bunu da utanmadan pazarlayıp satan...
Bu sahte ürünleri alıp, caddelerde kendini bile kandırarak salınıp, statü sağlamaya çalışan... Ben hırsızım, hırsızlığa ortak olmakta da bir kusur görmüyorum diyen ahlak kumkumaları..
Bakkalın yanına bakkal açan, isim ve vitrin taklit eden, kendisi olmayı beceremeyen 'insan' müsveddeleri..
Hep merak etmişimdir kazançları ne kadar hayırlı oluyor?
Hele bir de her Cuma sosyal medyalarından ahlak dersi verirken..
Acaba kendileri ne kadar inanıyorlar?
*
Yani..
Örnekleri sizin de katkılarınızla çoğaltmak mümkün..
Benim hayat tecrübem bir yere kadar, biriktirdiklerim boyumu aşmıyor ama..
Bu sahte ahlak anlayışımız artık beni çok yoruyor..
Hele kutsal değerleri kullanıp, minareyi kılıfına uydurduğunu sananlar..
Nerde kaldı insanlık dedirtiyorlar ama yalandan inanmak en güzeli sanırım.
Nasılsa bu dünyanın öteki dünyası da var,
Nasılsa hesap vermek cehenneme kalıyor..
E o zaman
Eller havaya kardeş, eyvallah Hocam!

5 Aralık 2017 Salı

GÖZLÜKLERİMİZİN ÖMRÜNÜ NASIL UZATIRIZ?




Artık hepimiz gerek numaralı gerekse güneş gözlüğü kullanıyoruz.
Kul yapısı gözlükler tabi ki zamanla harap oluyorlar, ya genişliyorlar, ya çiziliyorlar ya da üretildikleri maddeler zamanla yıpranıyor. Bu yıpranmada hatalı kullanımın da büyük payı var. Yani suç sadece gözlüklerde değil.
Peki biz devamlı yüzümüzde taşıdığımız gözlüklerimizin ömürlerini nasıl uzatabilir, aile ekonomisine nasıl katkıda bulunabiliriz?
Naçizane önerilerimi sizin için derledim:

Gözlüklerimizi kafamızda değil yüzümüzde taşıyalım.


İlk önerim adı üzerinde 'göz' için üretilen gözlüklerin gözümüzde taşınması. Bu önerim, gözlüklerini taç yerine kafalarına takan hanımefendilere.. Kafaya takılan gözlükler, ister asetat (nam-ı diğer kemik) ister metal olsunlar ne yazık ki genişliyorlar. Özellikle kafamızda direkt güneş ışığına maruz kalan gözlüklerimizin organik lensleri de genişleme yapıyorlar ve şekil değiştirip çerçevelerden çıkıyorlar. İşinin ehli ellerde gözlükler tekrar eski biçimine dönse de, çoğu zaman lensleri yenilemek zorunlu hale geliyor ve bu işlem gözlüklerin yıpranmasına yol açıyor.
Gözlüklere bulaşan saçımızdaki yağ da hesaba katıldığında yıpranma daha da artıyor.
Zaman zaman Fashion At Eye'da gözlükleri yüzlerinden önce kafalarında deneyen hanımefendilere rastlıyorum. "İlle de kafama gözlük takacağım" diyen bu hanımefendilere tavsiyem, taç yerine kullanmak üzere daha az maliyetli yedek güneş gözlükleri almaları :)


Gözlüklerimizi lensleri üste gelecek şekilde yere koyalım, kılıfında taşıyalım.





Gözlük en çok kaybolan nesnelerden. Bunun sebebi de özellikle güneş gözlüklerimizi yüzümüzden çıkardığımız zaman kılıfı yerine masanın üstüne ya da bir yere bırakmak. Çoğu zaman da gözlüklerimizi lensleri alta gelecek şekilde ters olarak bırakıyoruz, bu alışkanlık gözlük mağazalarında gözlük denerken de ne yazık ki doruğa çıkıyor.
Malumunuz artık mineral (gerçek cam) lensler piyasada yok gibi, bunların yerine bir çok marka organik lens kullanıyor ve bu lensler çizilmeye çok müsait. Dolayısıyla gözlüklerimizi devamlı korunaklı kılıfında taşımak ve illa ki masaya koyacaksak lensler üste gelecek şekilde koymak önem arz ediyor.


Parfüm, güneş yağı gibi maddeleri gözlüklerimizden uzak tutalım.




Yıl boyu üzerimize sıktığımız parfüm, kolonya ve yaz boyu kullandığımız özellikle sprey tarzındaki güneş yağları cildimizi korusa da gözlüklerimize zarar veriyor. Bu maddelerin içeriklerinde bulunan bazı kimyasallar özellikle metal gözlüklerin kaplamalarının atmasına ya da renk değiştirmesine yol açıyor. Artık birçok güneş gözlüğü markasının kullanım kılavuzunda bu konularda uyarılar olsa da çok dikkat edilmiyor. İster numaralı ister güneş gözlüğü olan, lensler zarar görüyor ve lenslerin üzerindeki UV ya da antirefle gibi bazı kaplamalarda zedelenme meydana geliyor.
Özellikle deniz kenarında gözlüklere kaçan minik kum tanelerine dikkat. Gözlüklerimizi iyice yıkayıp, kumdan arındırıp öyle silmekte büyük fayda var.

Gözlüklerimizi iki elle çıkaralım.


En büyük alışkanlıklarımızdan biri gözlükleri tek elle çıkarmak. Bunu şahsen ben de yapıyorum. Her ne kadar bazı gözlükler yaylı saplı olsa ve tek elle çıkarılabilse de, gözlüklerimizi iki elle çıkarmaya özen gösterelim. Tek elle çıkarılan gözlüklerin zamanla saplarında aşınma meydana geliyor ve vidalarının genişleyip zamanla çıkmasına ya da mekanizmasının arızalanmasına yol açıyor. Evet yanınızda taşıyabileceğiniz minik bir tornavidayla vidalar sıkıştırılabiliyor, ancak bu işlemin sık sık yapılması vida mekanizmasında 'yalamaya' yol açıyor ve gözlüğünüzü değiştirme gerekliliğine kadar gidebiliyor.

Gözlüklerinizi su, sabun ve mikrofiber bezle temizleyin.


Biliyorsunuz babam Mehmet San, Türkiye'nin ilk gözlükçülerinden biri. Küçüklüğümden beri kendisinden duyduğum müşteri tavsiyelerinden en önemlisi gözlükleri su ve bildiğimiz ev sabunu ile yıkamak. Tabi ki günümüzde lens temizleme için tavsiye edilen spreyler var ancak en basit yöntem gerçekten su ve ev sabunu.
Gözlüklerimizi lütfen kolonya vb alkol içeren maddelerle temizlemeyelim çünkü çerçeve ve lenslere büyük zarar veriyor, çerçeve ve lens kaplamalarında zedelenme meydana geliyor. Kurulamayı ise mikrofiber bezlerle yapabiliriz, sert havlu ya da kağıt havlulardan kaçınalım sık sık kullanıldıklarında çerçeve ve lensler de çizikler oluşturabiliyorlar.

Gözlüklerinizi sıcak ortamlardan koruyun.



Şahsımın da yaptığı en büyük hatalardan biri gözlükleri arabadayken torpido gözünün üzerine kılıfsız olarak bırakmak. Sıcak ortamlarda gözlük bırakmak yapılan yanlışların en çok zarar vereni. Güneş ışığına maruz kalan gözlükler -özellikle asetatlar- şekil değiştirip, eriyebiliyorlar. Araba ya da pencere camı ortamı daha da ısıttığından, gözlüklerimiz bildiğiniz işkenceye maruz kalıyorlar :) Bazı durumlarda geri dönüş neredeyse imkansız, dolayısıyla gözlüklerimizi devamlı kılıfında taşımak ve bu tür sıcak ortamlardan saklamak, kendilerinin ömürlerini uzatıyor ve şekil değiştirmelerinin ya da lens fırlamalarının önüne geçiyor.



Belli aralıklarla burun ve sap padlerini değiştirin.

Özellikle metal gözlüklerin burun ve sap padleri zamanla eskiyor. Yıl boyu maruz kaldığımız toz, ter, yağmur gibi etkenler genelde şeffaf olan bu silikon/plastik özlü maddelerin renk değiştirmesine ve zamanla da metallerin paslanmasına yol açıyor. Bu paslanmanın estetik kaygıların yanı sıra sağlığımıza olan etkisi de göz ardı edilemez derecede çünkü gözümüze ve kulaklarımıza en yakın yerde bakteri birikmesine yol açıyor. Bunların belli aralıklarla değiştirilmesi hem gözlüğümüzün daha yeni görünmesini sağlıyor hem de özellikle göz sağlığımızı koruyor.

19 Eylül 2017 Salı

BENİ KATEGORİZE ETME

Üzgünüm güneş gözlüğü, seni de kategorize ediyorum.
Hem de kesinlikle!
Evet, sevgili okuyucularım, güneş gözlüklerinin de kategorileri var.
UV filtreleri, ışık geçirgenliği başta olmak üzere güneş gözlüğü lensleri 0-4 arası sınıflandırılmış durumda ve güneş gözlüğü alırken hepimizin bu bilgiye ihtiyacı var. 
Genelde güneş gözlüklerinin bilgi kartlarında kategorileri belirtilir ancak siz de aşağıda vereceğim bilgiye dayanarak ilk bakışta kategorileri teşhis edebilirsiniz.
Bildiğiniz gibi güneş gözlükleri aynı zamanda bir moda aksesuarı ve farklı lenslerin kullanım yerleri ayrı.
Bu yazımda sizleri bu konuda biraz aydınlatmaya çalışacağım. Bu yazıyla bağlantılı olarak, polarize lens konusunda bilgilenmek isteyenler, Güneş Gözlüklerinde Polarize Polemiği başlıklı yazımı, tıklayarak okuyabilirler.

**

Kategori 0

Grey Ant'ın şeffaf gözlüğü


Bu tür gözlükler, şeffaf ya da çok açık renkli lenslere sahip güneş gözlükleridir.
Genellikle Kategori 0 gözlükler, koruyucu gözlüklerdir, daha çok gözün tozdan ya da parçacıklardan korunması adına mesleki amaçlar için kullanılırlar.
Bu tür güneş gözlükleri görünür güneş ışığının yüzde 80 -100'ünü geçirirler, lensleri açık olduğu için göz kamaşmasını önlemezler ancak kendi kategorilerinde uluslararası standartlara uygun UV filtrelerine sahiptirler.
Eğer günlük kullanım için tercih edileceklerse, bu tür şeffaf ya da çok açık lensler daha çok aksesuar amaçlı takılmalıdırlar. 
Trend takip edenler belki tahmin edebilirler, uzun süredir devam eden clear lens - şeffaf lensli gözlükler bu kategoriye girmektedirler.
Kategori 0 güneş gözlükleri, moda ve estetik açısından tercih sebebi olmakta ve dünyada bir trend olarak gittikçe yayılmaktadırlar.

Kategori 1

Açık lensli Gentle Monster

Kategori 1 gözlükler, açık renk lenslere sahip, güneş ışığının daha az etkili olduğu zamanlarda tercih edilen güneş gözlükleridir.
Bu tür gözlükler, görülür güneş ışığının yüzde 46 - 79'unu geçirirler ve Kategori 0 güneş gözlüklerinde olduğu gibi kendi standartlarında UV korumasına sahiptirler.
Kategori 1 gözlükler, yazın akşam ve sabah saatlerinde, kışınsa rüzgarda güvenle takılabilirler ve aynen Kategori 0 gözlükler gibi gece saatlerinde de aksesuar olarak kullanılabilirler.

Kategori 2

Koyu degrade lensler de Kategori 2'ye giriyor


İngilizce'de 'General Purpose' - genel kullanım amaçlı olarak geçen bu kategori güneş gözlükleri, ülkemizdeki gibi ortalama güneş ışığına maruz kalan yerlerde kullanılmak üzere tasarlanan güneş gözlükleridir.
Raflarda gördüğümüz çoğu güneş gözlüğü bu kategoriye girer.
Yüzde 18 - 45 aralığında görülür güneş ışığı geçirgenliğine sahip bu gözlükler, UV ışınlarından da yüksek decerede koruma sağlarlar.
Bu kategori gözlüklerin ortalama koyuluktaki lensleri, Kategori 1'den biraz koyu ancak Kategori 3'ten daha açıktır.
Güneş ışığına oldukça maruz kaldığımız özellikle öğlen saatlerinde, bu derecede lens koyuluğuna sahip güneş gözlüklerini güvenle takabiliriz.

Kategori 3

Ahlem'in koyu lensleri gözlüğü Kategori 3 yapıyor

Koyu lensli bu gözlükler, gerek görünen ışık gerekse UV bazında daha güçlü koruma sağlarlar. ,
Bu gözlüklerin lensleri, görünen ışığın sadece yüzde 20'sini geçirirler, yani yüzde 80 civarında bir bloklama söz konusudur.
Güneş ışığına daha fazla maruz kalınan dağ ve deniz ortamlarında tercih sebebi olan Kategori 3 gözlükler, karlı havalarda ve deniz yüzeyinden yansımalarda (özellikle spor yapanlar için) göz korumasına oldukça yardımda bulunurlar, daha teknik amaçlı kullanılırlar.
Dağ ve deniz sporlarıyla ilgilenenler için idealdirler.

Kategori 4

Daha çok dağ sporları için üretilen Category 4 Glacier gözlükler

Kategori 4 güneş gözlükleri ise, görünen ışığın gözümüze girmesine en az izin veren lenslere sahip gözlüklerdir. Bu gözlüklerin lensleri sadece yüzde 10 civarında ışık geçirgenliğine izin verirler, ancak bu gözlükler günlük kullanıma uygun değildirler.
Gözlükler sık sık takılıp çıkarıldığında, koyu lenslerinden dolayı göz bebeğimizin devamlı büyüyüp küçülmesine yol açar ve gözümüzü rahatsız ederler.
Bu kategori gözlükler aynı zamanda sürüş için de tavsiye edilmezler ancak dağ sporları ya da yüksek irtifada trekking gibi aşırı güneş ışığına maruz kalınan durumlar için oldukça uygundurlar.

**

Bu kısa bilgiyle umarım size yardımcı olmuşumdur. Biraz havada kalan 'Gözlüklerde güneş koruması var mı? sorusuna bu yazımla başka bir bakış açısı getirmek istedim.
Açık lensli gözlüklere hayran olan birisi olarak hatırlatmak isterim ki bu tür gözlükler ışığın büyük bir bölümünü geçirseler de kendi kategorilerinde UV korumasına sahiptirler ve özellikle Sonbahar ve Kış aylarında gözümüze çok yardımcı olurlar.
Bu tür havalarda Kategori 2 güneş gözlükleri gözümüze biraz koyu geldiğinden, açık lensli gözlükler önemli bir tercih sebebi haline gelirler; ayrıca da güneş gözlüğünün aynı zamanda bir aksesuar olduğunu unutmazsak, estetik açısında da stilimize oldukça yardımcı olurlar :)

22 Temmuz 2017 Cumartesi

GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ DEĞİL MASKE: KUBORAUM




Almanya'nın en 'cool' markalarından biri Kuboraum..
Nasıl bunca zamandır yazmadım kendime şaştığım kalın asetatlarıyla meşhur marka, kişiliğimizin ve karakterimizin altını çizerek  'güneş gözlüğü' yerine maske tasarladığını ifade ediyor..
Maskeler hem yüzümüzü koruyor, hem de bir şekilde sığındığımız bir korunak haline geliyor. Kuboraum ürünlerle, kendi yakınlığımızla başbaşa kalıyoruz ve dünyaya iki lensten bakıyoruz..



Markanın hikayesi çok ilginç.
Kuboraum markası, Doğu ve Batı Berlin sınırında daha önce postane olarak kullanılmış bir binada doğmuş ve bina galeriye dönüştürülmüş..
Galeride yeni projeler doğmuş; bina bugün stüdyo, showroom ve Kuboraum'un mağazası olarak kullanılıyor. Kuboraum'un yeni maskeleri, bu ofiste hayal ediliyor ve uzman ellerde gerçeğe dönüşüyor..


Kuboraum maskeler, kişinin kendi algısını değiştiriyor. 
Bu maskeleri takan, kendilerini özgürleştirmeyi kabul ediyorlar.. Maskeler, marka tarafından kübik odalara benzetiliyor. Sınırları belli olan ve kendimizi rahat hissettiğimiz bu yaşama alanları, gözlük tasarımına yansıyor ve gözlüklerimizle kendimize güvendiğimiz bir dünyaya adım atıyoruz.. Gözlüklerde logo yok, çünkü maskelerin kendi gücü var..
Taktığınız anda maske değil kişiliğiniz ön plana çıkıyor, Kuboraum maskelerle ilişki yaşamaya başlıyoruz..


Marka bu sezon metal maskeler de çıkarmaya başladı. Daha çok çift çerçeve çalışan Kuboraum, metalde de iddialı.
Bu sene koleksiyonuna bronz katan markanın, sürprizi porselen burun pad'leri.
Berlin'deki ofiste harıl harıl çalışmaya devam eden Kuboraum ekibi, bakalım bize daha ne gibi yenilikler sunmaya devam edecek, hep beraber takip etmeye devam edelim ;)




7 Haziran 2017 Çarşamba

AVRUPA'DAKİ BEĞENDİĞİM GÖZLÜK DÜKKANLARI


Aslında amacım sizlerle tüm dünyada ilgimi çeken gözlük mağazalarını paylaşmaktı. Ancak baktım ki sayıları bir hayli fazla olacak, yazıyı kıtalara bölmeye karar verdim.
Avrupa'daki gözlük dükkanlarıyla başlayacağım yazı dizine, zaman zaman diğer kıtalarla devam edeceğim.
Hep dediğim gibi hangi sektörde olursa olsun mağazalar önemlidir, hem içeride satılan malın hem de marka sahibinin ruhunu, hayat tarzını ve ticari kimliğini yansıtır. Bu yüzden de mağazalar, kokusundan ışıklandırmasına, renklerinden sergilemeye oldukça dikkatli olmalı, gerekirse profesyonel destek almalıdır.
Bu bakış açısıyla, Avrupa'daki beğendiğim gözlük dükkanlarını, araştırıp sizlerle paylaşmaya karar verdim.  Gerek yaratıcılık, gerek dekorasyon gerekse felsefe açısında beğendiğim gözlük dükkanlarını detaylı bir araştırmayla huzurlarınıza sunsam da, eğer unuttuklarım varsa şimdiden affola, yorumlarınızı bekliyorum..

Amsterdam, Hollanda

Amsterdam NorderkerkStraat'taki sarmaşıklı gözlük mağazası çok teatrel

Dünyanın en sakin şehirlerinden Amsterdam'da birbirinden ilginç gözlük dükkanı var. Dikkatimi çekenlerden biri, çok da kimsenin bilmediği BrilMuseum yani Gözlük Müzesi.



Amsterdam Bril Museum, gözlüğün 700 yıllık tarihi serüvenini belgelemek amaçlı kişisel girişimle açılan küçük bir müze. Amsterdam’da her şeyin müzesi var, votka, işkence, seks derken gözlük neden olmasın diye düşünen dördüncü kuşak gözlükçü Mijke Teunissen, bu ilginç müzenin temellerini atmış.



Bril Museum 4 katlı şirin bir gözlükçü aslında. Giriş katı perakende olarak düşünülmüş, birçok ünlü gözlük markasının 100 sene geriye kadar giden kullanılmamış vintage modellerini satın alabiliyorsunuz. Müzenin ikinci katı kurucunun özel gözlük danışmanlığı yaptığı kapalı bir bölüm, üçüncü ve dördüncü katlar müzeye ayrılmış.


Ace&Tate Amsterdam'ın en cool gözlükçüsü

Amsterdam'da kesinlikle görmeniz gereken diğer gözlük mağazası ise Ace&Tate. Kendi koleksiyonunu yaratan markanın mağazaları oldukça sade. Şehir merkezinde birden çok şubesi bulunan mağazanın gözlükleri de klasik çizgilerde.

Roma, İtalya

Monocle'ın hafif futuristik dekorasyonu


Roma'da aslında ilgi alanıma giren birden fazla gözlükçü var ancak en dikkat çekenlerden biri Monocle.
Via di Campo Marzio üzerinde bulunan Monocle, bir çok seyahat yayın organı tarafından da önerilenler arasında.  Çoğunlukla el yapımı ve high end markalar satan Monocle; Thierry Lasry,
Chrome Hearts, Matsuda gibi dünyaca bilinen ve niş markaları koleksiyonunda tutuyor.

Roma'da Frank Lo Roma ve Astrologo mağazalarına da bakmanızı tavsiye ediyorum.



Via della Fontanella di Borghese üzerindeki Astrologo sade ama şık bir mağaza.

Ottica Astrologo'nun ferah iç mekanı


Venedik, İtalya

Masal şehir Venedik'in tabi ki kendine çok yakışan minik ve ruhu olan gözlükçüleri var. Bunlardan biri Ottica Urbani. Mağaza o kadar çok kendini anlatmasa da, içerideki gözlük koleksiyonu inanılmaz. Birbirinden ilginç retro tasarım gözlükleri bulabileceğiniz mağaza, rengarenk.

Ottica Urbani'nin renkli, çılgın tasarım gözlükleri

Diğer bir ilginç gözlükçü de MicroMega. Daha çok faset (çerçevesiz) ilginç gözlüklere imza atıyor. Calle delle Ostreghe bölgesinde olan mağazanın dekorasyonu çok davetkar değil, ancak ürünler gerçekten görülmeli.

MicroMega gözlükler, hayal gücünü zorluyor.
Venedik'te mutlaka görülmesi gereken mağazalardan biri.

Berlin, Almanya

Tabi ki bir diğer Avrupa tasarım başkenti Berlin. Doğu Batı sentezinden doğan hayaller, bu şehirde gerçeğe dönüşüyor. Şehirde birbirinden ilginç dükkanlar olsa da öne çıkan şehri gözlük tasarımıyla tanıtan Mykita.
Berlin Mitte'deki mağazada, Mykita'nın en yeni ürünlerini bulabiliyorsunuz. Mağaza dekorasyonu açık tonlarda ve oldukça sade.

Mykita'nın mağazasında son model Mykita'ları deneyebilirsiniz

Tabi ki bir diğer Alman devi Zeiss. Dünyanın en kaliteli lenslerini üreten Zeiss'in Berlin'de bir flagship (amiral gemisi) mağazası bulunuyor. Zeiss lensli gözlüklerin satıldığı mağaza geleceğe yolculuk gibi..


ZEISS mağazası ve bembeyaz dekorasyonu

Vintage Gözlük arayanların ise cenneti ise Lunettes Selection. 1900lardan günümüze kullanılmamış vintage gözlüklere koleksiyonunda yer veren mağaza, aynı zamanda gözlüklere optik cam da takabiliyor.
Mağazanın içi eski eşyalarla zenginleştirişmiş ve Berlin'in 'tasarım' havasına ek olarak nostaljik bir görüntü de eklemiş.

Berlin'deki vintage gözlük mağazası, Lunettes Selection

Berlin deyince tabi ki vidasız gözlükleri dünyaya tanıtan tasarım harikası IC Berlin markasını unutmak olmaz. Şehirle bütünleşen markanın flagship mağazası tabi ki Berlin'de.


IC Berlin'in mağaza dekorasyonu kendisi gibi basit ama endüstriyel

IC Berlin'in mağazasında markanın son çıkan modellerini inceleyebilir aynı zamanda vidasız gözlüklerin teknolojisi hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

Barselona, İspanya

Barselona'da iki adet favori gözlük dükkanım var. Birincisi yaklaşık beş senedir tanıştığım ve kendi gözlük koleksiyonu ve mağazalarını gittikçe büyüten Wilde Store, diğeri ise Le Lunettes Barcelona.
Wilde Store, iki kardeşin vintage gözlüklere merak sarıp, gittikçe işlerini büyütmeleriyle başlıyor. Yavaş yavaş kendi koleksiyonlarını yapıyorlar ve Barcelona merkezdeki iki mağazalarından sonra, İbiza'da mağaza açıyorlar. Gözlüklerine ve mağazalarına göz atmanızda fayda var.


Wilde Store'un minik ama ruhu olan dükkanlarına muhakkak göz atın

Le Lunettes Barcelona ise, bir çok el yapımı markayı gözlükseverlerle tanıştırıyor. Oldukça keyifli mağazalar, ruha ve kişiliğe sahip. Dünyanın bir çok butik mağazasını bir araya getiren mağaza kesinlikle görülmeye değer.

Le Lunettes Barcelona'nın samimi mağazası

Etnia Barcelona, şehirle ödeşleşmiş önemli bir marka. İspanya'nın rengarenk hayatını gözlüklere yansıtan marka da şehirde bir flagship store açmış. Santa Maria Del Mar Kilisesi karşısında yer alan mağazanın binası zaten kendisini anlatmaya yetiyor.

Mağazanın girişi çok etkileyici


Madrid, İspanya

Madrid'in en havalı gözlük dükkanı kuşkusuz L'Atelier Optica. El yapımı gözlüklere yer veren mağazanın dekorasyonu muhteşem. Eskiyle yeninin harmanı iç mekanda sergileme de oldukça başarılı. Calle de Moratin bölgesinde yer alan mağaza, dünya çapında iddialı.


L'Atelier Optica'nin içinden bir görüntü


Ve mağazanın sergileme alanı

Madrid'de diğer bir tasarım mağaza ise Optica Ulloa. Mağazanın optik gözlük koleksiyonu oldukça geniş ve güneş gözlükleri de bir o kadar eğlenceli. Mağaza dekorasyonu endüstriyel-retro, ortadaki bölüm ise gözlük beğenmeye ayırılmış. Orta bölümü çok fonksiyonel.

Optica Ulloa'nın sade ancak fonksiyonel iç mekanı

Mardrid'de vintage gözlük denemek isteyenler için en önemli adres Gafa Vintage. Mağazada dünyanın her yerinden en ilginç vintage gözlükleri bir arada bulabilirsiniz.

Gafa Vintage ve vintage gözlüklere uygun dekorasyonu

Mykonos, Yunanistan

Mykonos'ta tek geçtiğim mağaza Mykonos Kopajos. Mağaza sahibi sevgili Bruno, aslında İtalyan ve gözlükçülük tecrübesi çok eskilere, üreticilik yaptığı yıllara dayanıyor. Kopajos, uzun senelerdir kendi gözlüklerini üretiyor ve dünyanın en çılgın modellerine sahip. Adadaki üçüncü mağazasını açan Kopajos, her daim kalabalık. Bruno'nun tasarımı gözlükler, sadece Mykonos'taki mağazada satılıyor.

Kopajos'un mağazası ada ruhuna uygun

Paris, Fransa


Pour Vos Beaux Yeux dış görünümü


Kolektör Charles Mosa'nın yıllar içerisinde biriktirdiği gözlükleri de görebileceğiniz "Pour Vos Beaux Yeux (Güzel Gözleriniz İçin)" mağazasının en bilinen özelliği tabelası.
Eski bir gözlük şeklinde olan tabelası bir çok fotoğrafa konu olan mağazada, tasarımcının İtalya'da ürettiği gözlükleri de bulabilirsiniz.

Mağazanın içinde de antikalar var

Paris'teki dünyanın en ilginç mağazalarından bir tanesi La Shaperie. Hem erkek berberi hem de gözlükçü mağazası. Bir yandan birbirinden şık gözlükleri deneyebiliyor bir yandan da beyler için saç sakal hizmeti alabiliyorsunuz.

Gözlük alana saç sakal bedava


Paris'in en şık gözlük dükkanlarından biri de Eye Show. 'Halk için optik' sloganıyla çıkan mağaza, ünlü markalara da yer veriyor. Açık tonların kullanıldığı mağaza, aynalarla genişletilmiş. Kendinizi gerçekten özel hissediyorsunuz.

Eye Show oldukça şık bir mağaza

Paris'in diğer bir mağazası da Carlotti. Mağazanın vitrininde zaman zaman enstalasyonlar oluyor. Eski bir bankacı olan Valerié Carlotti'ni mağazasında el yapımı ve oldukça butik markalara yer veriyor. Mykita, Linda Farrow, Thierry Lasry, Thom Browne bunlardan bazıları..


Carlotti'nin tavan tasarımı şahane

Paris şıklığın merkezi, dolayısıyla gözlük mağazaları birbiriyle yarışıyor. Eski bir galeriden gözlükçüye dönen La Galerie de Lunettes optics by Dumazer & Lafallisse, birbirinden ilginç Fransız markalarına ev sahipliği yapıyor.

Mağazada bol bol ayna kullanılmış

Ahşap duvarlardaki boy seviyesinde ilginç tasarımlı aynalar, müşterilere deneme alternatifleri sunuyor. Mağazanın açık renkleri sadelik ve rahatlık duygusu yaratıyor.

Mağazanın oturma gurubu..

Lyon, Fransa

Kendim gidip görmedim ancak Le Lunettes De Marius'a Lyon'a yolum düşerse muhakkak uğrayacağım. Mağazayı instagramdan uzun süredir takip ediyorum, sattıkları gözlükler retro havasında ve el yapımı tasarımlar muhteşem. Mağazanın dekorasyonu da bir o kadar eğlenceli.


Le Lunettes De Marius'un eğlenceli renkleri

Milano, İtalya

Açıkçası Milano'dan daha yüksek bir performans beklerdim. Avrupa'nın en önemli moda başkentlerinden Milano'da genelde büyük moda devlerinin bilindik modellerinin satıldığı klasik dekorasyonlarda mağazalara rastlıyorsunuz.


Exit Milano'nun vintage bölümü

Benim şehirde en ilgici çeken dükkan Navigli bölgesindeki EXIT MILANO oldu. Koleksiyonunda vintage gözlüklerle eğlenceli yeni markalara yer mağaza, şehrin en güzel bölgelerinden birinde. SUPER gibi İtalyan markaların son ürünlerine, vitrinlerinde rastlayabilirsiniz.

Atina, Yunanistan

Mağazayı görmedim ancak Internet'te araştırırken dekorasyonu ilgimi çekti. Johnnie Rousso gözlük mağazanın iç mimarisi, tamamen müşteri rahatlığına göre düşünülmüş, oturma alanları ferah ve geniş.  Bu bölümlerde müşterilere birebir danışmanlar tarafından bilgi veriliyor. Atina'ya gittiğimde ben de yakından inceleyeceğim.

Johnnie Rousso'nun oturma alanları


Münih, Almanya

Sarı-beyaz Freudenhaus

Gözlük mağazaları açısından beni en şaşırtan şehirlerden biri Münih. Aslında çok da içimin ısınmadığı bu Alman şehrinde oldukça ilginç gözlük mağazaları dikkatimi çekmişti. Bunlardan biri Freudenhaus.
Mağaza ince uzun olmasına rağmen sarı-beyaz dekorasyonu insana 'içeri girin' diyor. Mağazanın vitrini de küçük ve vitrine çok fazla gözlük koymanın müşteri çekeceği tezini çürütüyor.

Bir diğer Münih gözlükçüsü ise Leidmann. Daha karanlık dekor edilen Leidmann ise Münih'te kesinlikle görülmesi gereken mağazalardan biri. Her iki mağaza da el yapımı ve daha az bulunan butik markalara yer veriyor.

Leidmann aydınlatmaya önem veriyor.

Sopot, Polonya

OOG Eyewear'ın geniş gözlük teşhir alanı

Sopot, Polonya'da bir sahil kasabası. Açıkçası ne gittim ne de duydum. Ancak böyle bir lokasyonda bile güzel dükkanlara rastlayabiliyorsunuz. OOG Eyewear, geniş bir alana yayılmış, tamamıyla butik tasarımcıların gözlüklerini satan bir mağaza, amaçlarını müşterilere çok farklı alternatifler sunmak olduğunu söylüyorlar. Gözlük teşhir alanları oldukça geniş ve müşterilere büyük bir rahatlık sağlıyor.

Patras, Yunanistan.

Dimensions'ın DJ kabini

Bu mağazayı da dolaşmak kısmet olmadı ama planlarım arasında var. Mağaza, Yunanistan Patras'ta, tam benlik. Mağazanın içinde kara tahtalı çocuklar için oyun alanından tutun, renk renk gözlükle ilgili dekoratif objeler hatta DJ kabini bile görüyorsunuz.

Ve mağazanın içi, telefona bayıldım :)

Tahmin ettiğiniz gibi, mağaza 'mass' üretilen markalar yerine daha el yapımı ve az bulunur ürünlere yer veriyor.

Londra, Birleşik Krallık

Londra'da tahmin ettiğiniz birden çok mağaza kadrajıma giriyor. Çılgın İngilizlerin yaratıcı hayal dünyasından çıkan mağazalar sadece dekorasyon değil, ruhlarıyla da ön plana çıkıyorlar. Bu mağazaların bazıları tamamen kendi koleksiyonlarını satarken, çoğu da zanaatçıların elinden çıkma oldukça nadir gözlüklere yer veriyorlar. Londra'da vintage gözlük satan butiklerin sayısı da az değil.

Mayfair'deki Kirk Originals mağazasının vitrini

Kirk Originals, bloğum da yazdığım ilk markalardan biri. İngiliz asıllı markanın tasarımları kalın asetatlar ve vintage görünümler üzerine kurulu. Flagship (Amiral Gemisi) mağazaları ise Londra'da.

Vitrinden gidersek, diğer bir enteresan mağaza ise Kerk Davies. Tamamen eğlencesine açılmış gibi bir mağaza olsa da, ruhunu dışına yansıttığı için çok beğendim. Eminim gözlükleri de bir o kadar eğlencelidir.

Kerk Davies'ın meyvalı vitrini


Şehirde birden fazla şubesi olan diğer bir gözlük mağazası ise The Eye Place. Mağazalar koyu renklere sahip, biraz da eski kütüphanelere benziyor ancak maksat satılan markaların ağırlığını yansıtması. Otomatik olarak "Burada kalitesiz bir şey bulunmaz" düşüncesine sahip oluyorsunuz.

The Eye Place'in girişindeki berber koltuğu :)

Shoreditch bölgesinde yer alan sarı dükkan ise en ilgi çekicilerden. Specstacular, 1900lerden günümüze vintage gözlükleri de bulabileceğiniz mağaza tamamen vintage ruhunda. Mağazanın içerisinde eskilerden kalma ve gözlük montajında kullanılan antika aletleri de inceleyebilirsiniz.
Dikkat çekmek için mağazayı çevreye ters bir renkte boyamak da güzel bir strateji.


Specstacular sarısı

2012 yılında King's Cross'da açılan diğer bilinen mağaza ise Cubitts Londra. Mağaza, kendi koleksiyonunu üretiyor ve satıyor. Nostaljik gözlüklerden esinlenen koleksiyonlarında renk renk kalın asetatlar ve retro metal gözlükleri bulabilirsiniz.


Cubitts'in atölye kısmı mağazanın içerisinde

Camden Town'da ise General Eyewear şüphesiz ziyaret edilmesi gerekenlerden. Mağaza, Cubitts gibi kendi koleksiyonunu çıkarmış durumda.

General Eyewear, şarap mahzeni gibi

General Eyewear'in vintage gözlük bölümü de görülmeye değer. Birbirinden nadir parçaların sergilendiği mağaza, müze niteliğinde.

Paris Miki'nin Uzakdoğu temalı dekorasyonu

Ve Londra'dan son mağaza Paris Miki. Aslında markanın başka şehirlerde de şubeleri var daha çok Japon asıllı tasarımcıların el yapımı ve high-end ürünlerine yer veriyor. Yolu düşenler iyi fiyatlara hazırlıklı olun :)


Budapeşte, Macaristan

Budapeşte'te çok küçükken gitmiştim, o zamanlar daha bu kadar şık dükkanlar açılmamıştı. Kısa incelememde ilk arşıma çıkan mağaza, Optika Di Moda. Tuğla duvarlar mağazanın orijinalinde var ve mağazanın asaletine asalet katıyor.

Optika Di Moda'nın oldukça şık ve tarihi dekorasyonu

Eklenen beyaz mobilyalar ve şahane avizeler, mağazayı daha da şıklaştırmış. Duvar resimleri de görmeye değer.

Kopenhag, Danimarka

Diğer bir Avrupa tasarım başkenti Kopenhag. Zarafetin, kuzeyli tasarımcıların eserleriyle birleştiği kentte, tabi ki ilginç gözlük mağazaları da var; Orgreen bunlardan biri.

Orgreen'in iç mekanı, tüm kuzeyde gördüğümüz gibi oldukça sade

Orgreen kendi koleksiyonunu da yapıyor ancak aynı zamanda dünyaca ünlü markaların modellerine de yer veriyor. Mağaza aynı zamanda tasarımcılarla işbirliği yaptıkları gözlük modelleri çıkarıyor ve bazı moda eventlerine ev sahipliği yapıyor.


**


Kendi tecrübelerim, eş dost tavsiyesi ve kendi araştırmalarımla derlediğim Avrupa'daki beğendiğim gözlük dükkanlarını umarım siz de beğenmişsinizdir. Farkındasınız paylaştığım mağazalar ya kendi koleksiyonlarını ya da vintage gözlüklerle el yapımı niş markalara yer veriyorlar.
Mağazalar oldukça dikkat çekici, adeta insana 'Gir' diyorlar. Bir yandan da mağazanın genel atmosferinden satılan ürünlere ilk dakikalarda bir fikir veriyor..

Ülkemizde de bu tür mağazaların sayısının artmasını umuyor, yakında diğer kıtalardaki gözlük mağazaları ile karşınızda olacağım.